التزويج
على عشرة أواق
65- On Okiyye Mehirle
Evlenmek
أخبرنا محمد
بن عبد الله
بن المبارك
قال حدثنا عبد
الرحمن بن
مهدي قال
حدثنا داود بن
قيس عن موسى
بن يسار عن
أبي هريرة قال
كان الصداق إذ
كان فينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عشر
أواق
[-: 5484 :-] Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) henüz hayatta iken evliliklerimizde
mehir on ukiyye idi.
Mücteba: 6/117; Tuhfe:
14630
Diğer tahric: Hadisi
Abdurrezzak (10406), Darektuni (3/222), Hakim (2/175), Beyhaki (7/235), Ahmed,
Müsned (8807) ve İbn Hibban (4098) rivayet etmişlerdir.
التزويج
على اثنتي
عشرة أوقية
66- Oniki Okiyye
Mehirle Evlenmek
أخبرنا علي
بن حجر بن
إياس بن مقاتل
بن مشمرج بن
خالد قال
حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم عن أيوب
وابن عون
وسلمة بن
علقمة وهشام
بن حسان دخل
حديث بعضهم في
بعض عن محمد
بن سيرين قال
سلمة عن بن
سيرين نبئت عن
أبي العجفاء
وقال الآخرون
عن محمد بن
سيرين عن أبي
العجفاء قال
قال عمر بن
الخطاب ألا لا
تغلوا صدق
النساء فإنه
لو كان مكرمة
في الدنيا أو
تقوى عند الله
عز وجل كان
أولاكم به
النبي صلى
الله عليه وسلم
ما أصدق رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
امرأة من
نسائه ولا
أصدقت امرأة
من بناته أكثر
من ثنتي عشرة
أوقية وإن
الرجل ليغلي
بصدقة امرأته
حتى يكون لها
عداوة في نفسه
وحتى يقول
كلفت لكم علق
القربة وكنت
غلاما عربيا
مولدا فلم أدر
ما علق القربة
قال وأخرى
يقولونها لمن
قتل في
مغازيكم أو
مات قتل فلان
شهيدا أو مات
فلان شهيدا
ولعله أن يكون
قد أوقر عجز
دابته أو دف
راحلته ذهبا
أو ورقا يطلب
التجارة فلا تقولوا
ذاكم ولكن
قولوا كما قال
النبي صلى الله
عليه وسلم من
قتل في سبيل
الله أو مات
فهو في الجنة
[-: 5485 :-] Ebu'l-Acfa'nın
bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab demiştir ki: "Kadınların mehirlerini
yüksek tutmayın! Mehirleri yüksek tutmak dünyada kişiye bir değer kazandırsaydı
veya Allah'a karşı olan takvasını arttırsaydı bunu en başta Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem) yapardı. Oysa Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ne
eşlerinden biri için oniki Okiyyeden daha fazla mehir vermiş, ne de kızları
için bundan daha yüksek bir meblağ istemiştir. Adam yüksek meblağda bir mehir
vermek zorunda bırakıldığı zaman karısına karşı içinde bir kin olur ve sonunda
ona: ''Senin için büyük bir külfete katlandım, kırbanın ipine varana dek
herşeyi aldım'' demeye başlar."
Ravi der ki: Anadilim
Arapça olmasına rağmen "ilku'l-kirbeti" ifadesinin (kırbanın ifadesi)
ne anlama geldiğini bilmiyordum.
Mücteba: 6/117; Tuhfe:
10655.
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud (2106), İbn Mace (1887), Tirmizi (1114), Ahmed, Müsned (285), Tahavi,
Şerh Müşkili'l-Asar (5046, 5047, 5048, 5049, 5050) ve İbn Hibban (4620) rivayet
etmişlerdir.
التزويج
على أربع مائة
درهم
67- Dörtyüz Dirhemlik
Mehirle Evlenmek
أخبرنا
العباس بن
محمد الدوري
قال حدثنا علي
بن الحسن بن
شقيق قال
أنبأنا عبد
الله بن المبارك
عن معمر عن
الزهري عن
عروة بن
الزبير عن أم
حبيبة أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
تزوجها وهي
بأرض الحبشة
زوجها
النجاشي
وأمهرها
أربعة آلاف
وجهزها من
عنده وبعث بها
مع شرحبيل بن
حسنة ولم يبعث
إليها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بشيء وكان مهر
نسائه
أربعمائة
درهم
[-: 5486 :-] Ümmü Habibe'nin
bildirdiğine göre kendisi Habeşistan'da iken Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) onunla evlendi. Vekaleten Necaşi onları evlendirdi. Mehir olarak
dörtbin dirhem verdi ve diğer eşyalarını yine kendisi tedarik etti. Sonra onu
Şurahbll b. Hasene ile Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gönderdi.
Allah Resulü ise mehir olarak kendisine bir şey göndermiş değildi. Diğer
eşlerine verdiği mehir ise dörtyüz dirhemdi.
Mücteba: 6/199; Tuhfe:
15854.
Diğer tahric: Hadisi Ebu
Davud (2086, 2107, 2108), Ahmed, Müsned (72408) ve Tahavi, Şerh Müşkili'lAsar
(5016) rivayet etmişlerdir.
التزويج
على خمس مائة
درهم
68- Beşyüz Dirhemlik
Mehirle Evlenmek
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
حدثنا عبد
العزيز بن
محمد عن يزيد
بن عبد الله
بن الهاد عن
محمد بن
إبراهيم عن
أبي سلمة قال
سألت عائشة عن
ذلك فقالت فعل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على
اثنتي عشرة أوقية
ونش وذلك
خمسمائة درهم
[-: 5487 :-] Ebu Seleme der ki: Hz.
Aişe'ye mehir konusunu sorduğumda dedi ki:
Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) mehir olarak oniki ukiyye ile bir neş (60gr) verirdi ki bu da
toplamda beşyüz dirhemdir.
Mücteba: 6/116; Tuhfe:
17739.
Diğer tahric: Hadisi
Müslim (1426), Ebu Davud (275), İbn Mace (1886) ve Ahmed, Müsned (24626)
rivayet etmişlerdir.
القسط
في الصدق
69- Mehirde Adalet
أخبرنا يونس
بن عبد الأعلى
وسليمان بن
داود عن بن
وهب أخبرني
يونس عن بن شهاب
قال أخبرني
عروة بن
الزبير أنه
سأل عائشة عن
قول الله عز
وجل { وإن خفتم
أن لا تقسطوا
في اليتامى
فانكحوا ما
طاب لكم من
النساء } قالت
بابن أختي هي
اليتيمة تكون
في حجر وليها
فتشاركه في
ماله فيعجبه
مالها
وجمالها
فيريد وليها
أن يتزوجها
بغير أن يقسط
في صداقها فيعطيها
مثل ما يعطيها
غيره فنهوا أن
ينكحوهن إلا
أن يقسطوا لهن
ويبلغوا بهن
أعلى سنتهن من
الصداق
فأمروا أن
ينكحوا ما طاب
لهم من النساء
سواهن قال
عروة قالت
عائشة ثم إن
الناس استفتوا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بعد فيهن
فأنزل الله عز
وجل
ويستفتونك في
النساء قل
الله يفتيكم
فيهن إلى قوله
وترغبون أن
تنكحوهن قالت
عائشة والذي
ذكر الله
تعالى أنه يتلى
في الكتاب
الآية الأولى
التي فيها {
وإن خفتم أن
لا تقسطوا في
اليتامى
فانكحوا ما
طاب لكم من
النساء } قالت
عائشة وقول
الله في الآية
الأخرى
وترغبون أن
تنكحوهن رغبة
أحدكم عن
يتيمته التي
تكون في حجره
حين تكون
قليلة المال
والجمال
فنهوا أن
ينكحوا ما
رغبوا في مالها
من يتامى
النساء إلا
بالقسط من أجل
رغبتهم عنهن
[-: 5488 :-] Urve b. ez-Zübeyr
anlatıyor: Hz. Aişe'ye: "Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin
haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helal olan)
kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın ... " (Nisa 3) ayetinin açıklamasını
sorduğumda dedi ki:
"Yeğenim! Buradaki
yetim kız, velisinin himayesinde olan ve malını velisinin kullanımına sunan
kızdır. Bu kızın malı ve güzelliği onu himaye eden velinin hoşuna gidince düşük
bir mehirle onunla evlenmek ve malına sahip olmak ister. Bu ayetle de böylesi
yetim kızlarla evlenecek olanların diğer kadınlara verilen. mehrin aynısını
vermeleri emredilmiş, düşük bir mehir vererek veya normal kadınlara verilen
mehrin en yüksek değeri üzerinden benzerini vermedikten sonra onlarla evlenmek
de yasaklanmıştır. Bunun yapılmaması halinde yetim kızlar dışında başka
kadınlardan istedikleri ile evlenmeleri istenmiştir.
Hz. Aişe şöyle devam
etti: Müslümanlar, bu ayet sonrasında yine kadınlar konusunda Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'den fetva istediler. Bunun üzerine:
"Senden kadınlar
hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor:
Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikahlamak istemediğiniz
yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı adil davranmanız hakkında
size okunan ayetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne
yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir" (Nisa 127) ayeti nazil oldu.
Yüce Allah'ın, size daha önce okunan ayetler buyruğundan kasıt da: "Eğer
(kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten
korkarsanız beğendiğiniz (veya size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer,
dörder alın" (Nisa 3) ayetidir. "Nikahlamak istemediğiniz yetim
kadınlar" (Nisa 127) buyruğundan kasıt da kişinin, himayesinde bulunan
yetim kızın malının ve güzelliğinin az olması durumunda onunla evlenmeyi istememesidir.
Güzelliği ve malı az olan yetim kızlara karşı olan bu tavırlarından dolayıdır
ki mehrini adil bir şekilde vermedikten sonra malı ve güzelliği hoşlarına giden
yetim kızlarla da evlenmeleri yasaklanmıştır.
11024 ile 11059.
hadislerde tekrar gelecektir. - Mücteba: 6/115; Tuhfe: 16696.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2494, 2763, 4573, 4574, 4600, 5064, 5092, 5098, 5128, 5131, 5140,
6965), Müslim 3018 (6, 7, 8, 9), Ebu Davud (2068) ve İbn Hibban (4073) rivayet
etmişlerdir.